Afrin’de Ciğerimiz
Yanıyor!
Türkiye’de nereye gittiğimizi kestirebilen var mı?
Anlayabildiği halde söyleyebilen var mı?
Söylediğinde doğru anlaşılabilecek kaç kişi var?
Yanlış anlaşıldığında ya da yanlış anlaşılmak istendiğinde
ise başına gelebilecekler, yığınların susma sebebi olmuş!
Malum biz Furkan Vakfı olarak sıkıntılı bir süreçten
geçiyoruz. Bu arada ister istemez kendi derdimizle ilgileniyoruz. Alparslan
Kuytul Hocaefendi’nin şu anda 5 ayrı mahkemesi devam ediyor ve kendisi tutuklu!
Kendi davalarımızın savunmasını hazırlıyoruz. Kendi çapımızda koşturuyoruz.
Bazı duyarlı (!) kimselerden tepkiler alıyorum; her gün şehit haberi geliyor,
siz neyle uğraşıyorsunuz diye… Şimdi bu kendini duyarlı zannedenler kahramanlık
türküleri ile Afrin’e girerken neden bu duyarlılığı göstermediler. Malumunuz
Afrin Harekâtı ve kaybedilecek canlar konusunda ilk duyarlılığı Alparslan
Kuytul Hocaefendi gösterdi.
Bu ülkede bırakın onlarcayı bir tane bile şehit düşse en çok
ciğeri yananlar bizleriz. İlk defa Afrin’de değil elbette son yıllarda çok
fazla şehit verdi Türk ordusu… Hassaten Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin
uykularını kaçıran bir haberdi bir Mehmetçiği daha kaybetmemiz. Hocaefendi, her
defasında bu ciğer yangınıyla konuştu. Çözüm süreci bitirildiğinde yine çok
şehit vermemizden korktu ve konuştu. “Neden bitiriyorsunuz bu süreci, ne güzel
şehit vermez olmuştuk” dedi. Hatırlayın o zamanı, iki polis memuru bir faili
meçhul ile şehit edildi ondan sonra kendi sınırımızın içinde bile yüzlerce
Mehmetçiğimizi kaybettik ve söylenenlere göre Diyarbakır ve çevresinde sivil
ölümleri de oldu. O zaman Hocaefendi, buna yüreği dayanmadığı için konuştu
hemen damgayı vurdular ‘PKK yanlısı mısın’ diye! Hayatında bir defa bile ne PKK
ile ne de sosyalizmle yolu asla kesişmemiş bir insanı bu şekilde itham ederek
itibarsızlaştırmaya ve dahi susturmaya çalıştılar. Şimdi bir de duyuyoruz ki
çözüm sürecinin bitmesine sebep olan iki polis memurunun şehit edilmesi
olayıyla müebbetten yargılanan altı kişi bu günlerde serbest bırakılmış.
Hatırlarsanız o zaman PKK bu suçu üstlenmemişti ve hatta “PKK örgüttür,
yapmışsa üstlenir” yorumlarına sebep olmuştu. Şimdi bu altı kişi bu suçtan
sorumlu değilse iki polisimizi kimler öldürdü, yok onlar öldürdüyse, neden
serbest bırakıldılar?
Bunlar katlanarak artan sorular!
Bunu Yetkililerin
Bilmediğini Sanmıyorum
Şimdi yine aynı durum söz konusu... Hocaefendi daha en başta
dikkat edilmesi gereken noktalara dikkat çekmeye çalıştı. “Bir tuzak olabilir”,
“Ordumuz çok zayiat verebilir” dedi. Neden bir tuzak olabilir? Çünkü gözümüzün
önünden geçen 5000 tır sevkiyat var. 2000 uçak dolusu mühimmat! PYD’ye 550
milyon dolarlık bir bütçe! Aslında tuzak da değil, tuzak gizli olur, göz göre
göre bir gidişat olmuş gibi… Bunu yetkililerin bilmediğini sanmıyorum. Mutlaka
onlar da bir tuzak olabilir ya da çok zayiat olabilir hesabını yapmışlardır.
Ama başka bir takım getiriler acaba bu tuzağa rağmen Afrin’e girmeyi gerekli mi
kıldı? Tabi bunlar hep soru işaretleri. Bu ülkede yaşayan bir vatandaş olarak
ister istemez aklımıza takılıyor. Geniş bir çevrem var ve bu günlerde herkesten
bunu duyuyorum herkes bu noktaları düşünüyor ve içinden bunu sorguluyor…
Geçen günlerde Abdulkadir Selvi’nin yaptığı o talihsiz
açıklama da bu soru işaretlerini kuvvetlendiriyor. Afrin harekâtı sonrasında
AKP’nin oylarının %52’yi gördüğünü söylemesi. Abdulkadir Selvi bunu
kendiliğinden mi söyledi? Neye dayanarak söyledi? Bu açıklamadan hemen sonra AKP
bu anketi (!) neden reddetti? Son gaf da bu mu oldu? Hepsi soru işareti tabi…
Şimdi gerçekten ciğerimiz yanıyor. Onlarca yuvaya ateş
düşüyor. Binlerce ailenin eli yüreğinde bekliyor. Hatta Afrin’de olan
askerlerden ailelerine gelen telefonlarda zayiatın medyada duyduğumuzdan çok
daha büyük olduğu söyleniyor. Dünya medyasının yazdığı ise bambaşka; Afrin’de
sivil ölümlerinden, bebek ölümlerinden bahsediliyor. Ortada dolaşan bu bilgiler
Kürt vatandaşları da elbette çok etkiliyor ve üzüyordur. Diğer yandan Esad bu
bahane ile Doğu Guta’yı vuruyor. Oradan da içler acısı görüntüler geliyor. Bu
siviller de bizim yüzümüzden mi ölüyor! Yani yürek dayanır bir vaziyette
değiliz.
Herkesin Eli
Yüreğinde
Sanırım herkeste bir de şu korku var: Alıştığımız üzere bir
sabah Cumhurbaşkanı çıkıp Afrin’de aldatılmışız! Ne yazık ki yine aldatılmışız!
Rabbim ve Milletim beni affetsin! der mi acaba? Bu özeleştiri erdemi, her
Türkiye vatandaşını korkutuyor! Elimiz yüreğimizde, ha dedi ha diyecek diye
korkuyla bekliyoruz.
Şehitlerimize Yüce Rabbimden rahmet, acılı ailelere
başsağlığı diliyorum. Bütün kalbimle bir daha şehit haberi duymamayı temenni
ediyorum. Ne olur bir kez daha ciğerimiz yanmasın! Bir canımız daha gitmesin!
Ordumuz tek bir zayiat daha vermesin! Şu durumda elimizden sadece dua etmek
geliyor ve bütün içtenliğimizle dua ediyoruz…
Allah razı olsun inşallah hocam...
YanıtlaSilBu yazınız ile en azından bizim hakkımızda "Afrin şehitleri hakkında neden hiç mesaj yayınlamıyorsunuz" Diyenlere de cevap niteliğinde bir yazı olmuş,
elinize yüreğinize sağlık hocam...