O Cennetini Yüreğinde
Taşıyor!
-Bu yazım; kardeşlerime ve samimi
dostlarımıza özeldir-
Kıymetli kardeşlerim,
Muhterem Hocamız hakkında bir şeyler yazacağımı söylemiştim.
Bu benim de en çok merak ettiğim konulardandı. Sizin de çok
merak ettiğinizi bildiğim için bu defa ona, vaktini nasıl geçirdiğini sormaya
çalıştım.
Öncelikle ortamı hakkında bilgi vereyim. İki katlı; üst katta
üç yatak, alt katta lavabo, banyo ve mutfak tezgâhının bir de havalandırmasının
olduğu üç kişilik bir koğuşta tek kalıyor.
Geçtiğimiz haftaya kadar kitapları teslim edilememişti.
Sanırım on gün kadar önce kitapları verildi. Kitap sayısı sınırlı, koğuşuna 5
kadar kitap alabiliyor. İstediğinde değiştirme imkânı var.
Cami, cezaevinin yanında. Ezan sesi rahatlıkla duyuluyor. Bu
arada Bolu’nun havası çok temiz, cezaevinin hemen arkası dağlık ve çamlık orman.
Sordum “vaktiniz
nasıl geçiyor, her anını çok merak ediyoruz” diye..
O da saat saat anlattı.
Çoğunlukla gece saat 12.30 ya da 01.00 gibi yattığını
söyledi. Bazı günler akşamdan ayırdığı yemekle sahur yaptığını, her gece sahur
ve teheccüd namazı için 03.30 ya da 05.30 gibi kalkıp sabah namazına kadar
tesbihat ile meşgul olduğunu anlattı.
Sabah namazından sonra tesbihata devam ediyor. 07.00’de kahvaltı
veriliyor. Kahvaltıdan sonra tesbihata devam ediyor. Bu arada virdleri ezbere
bilmenin faydaları var tabi uzun uzun tesbihat yapabiliyor.
Her gün 08.00’de sayım var. Odada olup olmadığı kontrol
ediliyor ve havalandırmanın kapısı açılıyor.
Kendisi 09.30. ya da 10.00’a kadar vird çekiyor ve Kur’an’
Kerim okuyor.
Genelde 10.00’da dinleniyor, 12.00, 12.30 gibi öğle yemeği
veriliyor. Yemek ve namazdan sonra artık geceye kadar namaz ve yemek arası
hariç kitap okuyor. Aralarda Kur’an’ı Kerim’de okuyor.
Saat 16.00’da
havalandırma kapatılıyor. 17.00’de de akşam yemeği veriliyor.
Bir semaveri var onunla çay yapıyor.
Her gün yaklaşık 12 saat kadar kitap okuduğunu söyledi. Hatta vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorum
dedi. Yüreğimize en çok su serpen cümlesi de bu oldu.
Kendine saati saatine bir düzen kurmuş.
Ben de “düzenli hayata çok alışmayın isterseniz” dedim.
“Yakında o düzeni bozacaz!” Gülümsedi…
O, iyiydi. Her zorluğun altından ‘Allah’ deyip doğrulmak
böyle bir şey olsa gerek.
Şunu anladım onu kötü yapmaya kimsenin gücü yetmez. Çünkü o Rabbiyle
her zaman çok yakın ve en önemlisi vazifesini yapmış olmanın kalp rahatlığını
yaşıyor. Geriye dönüp de ‘keşke şöyle
yapmasaydım ya da konuşmasaydım’ değil de, ‘ben doğru olanı yaptım, yanlış hiçbir
şey yapmadım, olmam gereken yerde oldum, olmamam gerekenlerle asla aynı safta olmadım’
diyebilmek kadar geniş bir cennet yokmuş insana!
Birkaç sene evvel bir Ankara ziyaretinde, sonradan müzeye
çevrilen Ulucanlar Cezaevini gezme imkânım olmuştu. Niceleri gelmiş geçmiş oradan,
Bülent Ecevit, Muhsin Yazıcıoğlu…
Duvarlara kazınmış acılar gördüm. Mektuplar yazmışlar sevdiklerine.
Herkes bir şeyler yazmış kâğıtlara ya da duvarlara, kimi
annesine hasretini dile getirmiş kimi eşine kimi toprağa, kimi güneşe… Hatta
Nazım Hikmet’in bir şiiri var dış duvarda “güneşe ve toprağa hasretini” ifade
etmiş o da.
Orada mescitte namaz kılarken aklıma geldi; ben olsaydım ne
yazardım acaba duvarlara diye..
Ve o esnada şunu yazdım;
Annemle irtibatımı kesebilirsiniz,
Eşimle, kardeşimle, dostlarımla
Güneşle ve toprakla da
Hatta ve hatta hava ve suyla…
Ama Rabbimle irtibatımı kesemezsiniz, asla…
Bunu düşündüğüm anda kendimi dünyanın en güçlü ve en
yenilmez insanı olarak hissettim. Bunu başarmak yazıldığı kadar kolay değildir
elbet ama hakiki imanın tadını almış bir Müslüman için mümkün!
Yine Efendimiz Sallallahu aleyhi ve Sellem’in bir hadisi
var:
“Mü’minin hali ne güzeldir; ona bir nimet verilir şükreder
sevap kazanır, başına bir musibet gelir sabreder yine sevap kazanır.”
Şimdi, Bediuzzaman Hazretlerinin o çok sevdiğim muhteşem
cümlesi geliyor aklıma;
Düşmanlarım bana ne yapabilir ki;
Ben cennetimi yüreğimde taşıyorum!
Sürgün edilmem (tefekkür dolu bir) seyahat,
Hapsedilmem (Allah ile) halvet (buluşma),
Öldürülmem ise (Allah’a) vuslat (kavuşmak)tır!
Şimdi Muhterem Hocam hakkında yazılacak en güzel cümle bu; o cennetini yüreğinde taşıyor!
02-03-2018
Semra Kuytul
HAYIRLI SABAHLAR kardeşlerim BÜGÜN ÇOK GÜZEL BİR RÜYA GÖRDÜM HOCAMIZ ÇIKIYORDU VE DEDİ BANA KALDIGIMIZ YERDEN DEVAM DEDİ DAVAMIZ ANLATMAYA VAKIF BİNASI YOKSA CAMİLER ,EVLER, BİZİM DEDİİ .EY RABBİM ŞU CUMA HÜRMETİNE HOCAMIZIN ŞUÇSUZ OLDUGUNU BİLİYORUZ TAHLİYE OLMASINI NASİP ET.
YanıtlaSil,Alparslan KUYTUL Hocamızdan Allah razı olsun şu zamanda böyle cesurca yaptığı açıklamalar ile bizi aydınlatan ve görüşlerinde isabetli olan yaptığı analizler ile başımızdaki liderlerede hakkı gösteren gerçek bir dava adamı ....
YanıtlaSilAllah razı olsun hocam...Yüreğimize su serptiniz yine...
YanıtlaSilAllah razı olsun İnşâAllah
YanıtlaSilne kadar güzel bir tanımlama: 'cennetini yüreğinde taşımak'... Rabbim tez vakitte beraat nasib eyle..
YanıtlaSilRabbim bu günlerin hayırla sonuçlanmasını nasip etsin.
YanıtlaSilTez zamanda esaretten kurtulur Hocamız inşallah Dualarımız sizlerle
YanıtlaSilAllah razı olsun hocam Bizim de yüreğimize su serptiniz
YanıtlaSilAllah razı olsun hocam Bizim de yüreğimize su serptiniz
YanıtlaSil