Kıyas:
Alîm ve Hakîm olan Allah’a hamd, Rasûlüne
salât ve selâm olsun. Ve yine selam bu kutsal emaneti taşıma uğrunda çalışan,
okuyan, anlayan ve yaşayan tüm kardeşlerimizin üzerine olsun.
Kur’an, Sünnet ve İcma gibi sağlam temeller
üzerine kurulan ahkâm binası, insanlığın tüm ihtiyaçlarını karşılayan eşsiz
içeriği ile Efendimiz Aleyhis Salât-u Ve-s Selam’ın çağından itibaren tüm çağlara ışık
tutmuştur ve tutmaya devam etmektedir. Öyle ki; bu hazinenin farkında olan
sahabelerden İbni Abbas Radıyallah-u Anh bu hakikate dikkat çekerek; “Ayakkabımın ipini kaybetsem Kur’an’da
ararım” 1 demektedir. Yüce Rabbimiz “Biz bu kitapta eksik bırakmadık” 2 buyurarak kullarının müreffeh bir hayat yaşamak için
ihtiyaç duyacağı her meselenin hükmünün belirtildiğini ve izahının verildiğini
belirtmiştir. Her türlü sıfatında kemal sahibi olan Rabbimiz kullarına her
açıdan kâmil bir din göndermiştir. Fakat zaman değiştikçe değişen bazı araçlar
ve gelişen yaşam şartları ile ortaya çıkan yeni uygulamalar ve problemler elbette
ki yeni hükümleri gerekli kılacaktır. Fakat Alîm olan Rabbimiz kitabına koyduğu
cihanşümul sistem ile kıyamete kadar ortaya çıkacak yenilikleri çözüme
kavuşturmuştur. İşte; İslam fıkhının 4. Kaynağı olarak görülen bu yöntemin adı Kıyas’tır.
Usulcülerin
ıstılahında Kıyas’ın manası; hakkında şer’i bir nass (ayet-hadis) bulunan bir
olayın hükmünü, illeti (sebebi) aynı olan fakat hakkında şer"î bir nass (ayet-hadis)
bulunmayan diğer bir olaya geçirmek, her iki olayın hükmünü müsâvî (eşit) kılmaktır.
3
Bunu şöyle açıklayabiliriz: Bu meselenin en açık, anlaşılır örneği ‘şarabın
haramlığı’ meselesidir. Ayette Rabbimiz şarabın haram kılındığını açıkça
bildirmektedir. Kıyasın gerçekleşmesi için hükmün sebebinin (illetinin) açık
olarak bilinmesi gereklidir. Bu konuyla ilgili diğer bazı ayet ve hadisler bu
haramlığın sebebinin şarapta bulunan sarhoş edici madde olduğunu
göstermektedir. Şarabın neden haram kılındığını daha açık anlamak için şarabın
özelliklerini düşündüğümüzde bu yasağın sebebi ne üzümden yapılması, ne
renginin kırmızı olması, ne de sıvı olmasıdır. Çünkü üzüm aslen haram değildir.
Bir madde sıvı veya rengi kırmızı olduğu için de haram kılınmamıştır. Geriye
kalan en önemli illet (sebep), ‘iskâr’ yani sarhoş edicilik özelliğidir.
İllet tespit
edildiğinde; hakkında hüküm olan meselenin yani şarabın hükmünü hakkında hüküm
belirtilmeyen diğer meseleye yani diğer sarhoş edici maddelere geçirme işlemine
‘Kıyas’ denir. Buna göre kıyas konusunda en önemli meselelerden biri illetin
tespiti meselesidir. Bir hükmün neden konulduğu, sebebi, hikmeti anlaşıldığında
ve hükmün üzerine bina edildiği tam illet (sebeb) tespit edildiğinde o illeti (sebebi)
kendinde bulunduran diğer meselelerle hükmü eşit olur. Aksi halde yani böyle bir
kıyas işlemi gerçekleştirilmediğinde o hükümden elde edilmek istenen fayda
temin edilemeyecektir. Mesela Allah Azze ve Celle şarabı haram kılmakla aklı,
nesli hatta canı ve malı korumayı hedeflemiştir. Fakat bu haramlık hükmü sadece
şaraba mahsus kalıp aynı vazifeyi gören bir diğer maddeye geçirilmediğinde
hüküm hedefine ulaşmış olmayacaktır. Yani akıl ve nesil, yine korunmuş
olmayacak ve bundan doğacak olan sorunlar ortadan kalmayacaktır. Bir taraftan
giderilen zarar diğer taraftan devam edecektir.
Bu durumda Kur’an ve Sünnet’te bulunan mesele, bir
numune olmaktadır. Bu numune ile aynı vasıfları paylaşan her meseleye kıyamete
kadar aynı hüküm yüklenmekte ve hikmet yerini bulmaktadır. Bunun neticesinde
ortaya çıkan bir diğer hikmet de, her meselenin bir misalinin Kur’an ve
Sünnet’te bulunmasıyla kıyamete kadar zuhur edebilecek yeni meselelere hüküm
getirilmiş olmasıdır.
Yaptığımız bu genel
açıklamadan sonra şunu söyleyebiliriz ki; kıyas işlemi elbette ki rastgele bir
takım benzerlikler veya tahminler üzerine gerçekleştirilemez. Bazı hususî
şartlar bulunmadıkça kıyas ameliyesi doğru olarak yapılamaz. Bu şartlardan
bazıları asılla (yani kendisine kıyas edeceğimiz aslî mesele ile) ilgili,
bazıları da diğer rükünlerle alakalıdır.
Kendisine kıyas edilen asıl meselenin, ona kıyas edilecek fer’i meselenin, aralarında ortak olabilecek illetin (sebebin) ve geçirilebilecek hükmün elbette ki belirlenmiş şartları ve ölçüleri olmalıdır. Bu
işin uzmanı olan âlimlerimiz ilmî dayanaklara göre bazı şartlar tespit etmiştir.
Bu şartlara kısaca değinecek olursak; 1- Kendisine kıyas yapılacak olan
meselenin hükmünün, Kur’an ve Sünnet tarafından tayin edilmiş olması
gereklidir. Yani Kur’an ve Sünnet’le sabit olmayan,ancak bir ictihada dayalı
olarak tayin edilmiş bir hükme kıyas yapılamaz. 2- Kıyas yolu ile geçirilecek
hükmün akılla anlaşılabilecek bir manada olması gerekir. Yani hükmün dayandığı
illeti anlamak ve tespit edebilmek mümkün olmalıdır. Bu sebeptendir ki âlimler;
İbadetler ve Keffaretler
gibi hükümlerde kıyasın olamayacağını bildirmişlerdir. Çünkü bu hükümlerin
illetinin bilinmesini Allah Azze ve Celle sadece kendisine mahsus kılmış ve
hiçbir kimseye bu hükümlerin illetlerini anlama imkânı tanımamıştır. Mesela
namaz rekâtlarının sayıları, had
cezalarının miktarları, Hacc’da Kâbe’nin etrafında tavafın sebebi ya da sayısı,
Safa ve Merve arasında gidip gelmenin muayyen sayılara bağlanması ve
benzerleri böyledir. Bunlara kıyaslanarak başka bir meseleye adet tayin
edilemez. Çünkü muayyen sayılara bağlanışın bir takım hikmetlerini anlasak da
tam sebebini anlamamız mümkün değildir. Mesela zina iftirası atana yüz değnek
vurulması emrinin, Müslümanın şerefini muhafaza etmek, namuslu birine iftira
atmaya teşebbüs edecek olanlara caydırıcı olmak gibi hikmetlerinin olduğunu
tespit edebilsek de bu sayının neden doksan değil de yüz olduğunu izah etmek
mümkün değildir. Ya da öğle namazının farzının neden beş değil de dört olduğunu
bir sebebe dayandırmak doğru olmaz. O halde bu gibi konularda kıyas yapılamaz. 3- Hükmün, başka meselelerde de
görülebilecek bir illeti olmalıdır. Hükmün sebebi olarak görülen illetin başka
bir meselede görülmesi mümkün değilse orada kıyas olamaz. Mesela; yolculuk
esnasında namazın kısaltılmasına ve Ramazan orucu tutmamaya ruhsat verilmesinin
başka bir meseleye kıyaslanması mümkün değildir. Çünkü bu ruhsat sadece yolculuk
için geçerlidir ve o vasıf sadece yolcuda bulunur. Yani buna kıyasla ağır iş veya
bitkinlik verecek bir meşakkat durumu yolculuğa kıyas edilerek namaz kısaltılır
denilemez. 4- Kendisine kıyas edeceğimiz asıl meselenin hükmü sadece kendine
mahsus olamamalıdır. Mesela Sahabeden Huzeyme İbnu Sabit Radıyallah-u Anh’ın iki
şahit gereken durumlarda tek başına (bir ikinci şahid bulunmaksızın) şâhidliğinin
kabul edilmesi Efendimiz Aleyhis Salât-u Ve-s Selam’ın sözüyle ona mahsus bir
hükümdür. Efendimiz Aleyhis Salât-u Ve-s Selam “Huzeyme kim lehine şâhidlik etmişse, bu ona kâfidir” buyurmuştur.3
ondan başka Müslümanlardan fazilet ve takvada derecesi ne olursa olsun hiçbir
ferdin Huzeyme Radıyallah-u Anh’a kıyas edilmesi sahih değildir.
‘Kıyas’ yoluyla bir
hükme ulaşacağımız mesele açısından bakacak olursak, böyle bir mesele hakkında
Kur’an ve Sünnet’te bir hüküm bulunmamalıdır. Çünkü bir meselede nass yoksa,
kıyasa müracaat edilir. "Hakkında
nass bulunan meselede ictihad olamaz" kaidesi, usulcüler katında
yerleşmiş bir esastır. ‘Kıyas’ da bir ictihad çeşididir.
Kıyas
hakkında kısaca temas ettiğimiz bu şartlar bu işin ölçüsüz olmadığının
göstergesidir. İslam fıkhında yapılan herhangi bir ictihad elbette ki çok ciddi
dayanaklara dayanmalı, nefsin veya siyasetin karışarak tesir etmesine meydan
vermemelidir. Burada kısaca anlattığımız inceliklere ve daha fazlasına vakıf
olmayarak böyle mevzularda söz sahibi olmaya çalışmak kişiye sadece günah
kazandırır.
Bir
sonraki sayıda bu konuya devam etmek temennisiyle hepinizi Allah’a emanet
ediyorum.
Semra Kuytul
Furkan Nesli Dergisi 19. sayı
1- Usulü Tefsir,
İ. Cerrahoğlu
2- En’am, 38
3- İslam Hukuku
Metodolojisi
How do I make money from playing games and earning
YanıtlaSilThese are the three most popular forms of gambling, and are deccasino explained in หาเงินออนไลน์ a very concise and concise manner. The most common https://septcasino.com/review/merit-casino/ forms of gambling herzamanindir.com/ are: 1xbet korean