Rıza-yı Hak
için çıkmışız yola
Kulların engeli yıldırmaz bizi
Onulmaz dostların açtığı yara
Düşmanın kurşunu öldürmez bizi
Ayrılık
olursa öz ile sözde
İçimiz dışımız kavrulur közde
Ülkümüz nişanlı arpacık gezde
Şer güçler hedeften kaldırmaz bizi
Yalınayak geçtik
dikenden taştan
Ne çıkar rüzgârdan, doludan, kıştan
Yırtılan destanlar yazılır baştan
Tufanlar sahneden sildirmez bizi
Kader
bu...teslim ol, kafayı yorma
Aklın kaynağını deliden sorma
Aylara, yıllara üzülüp durma
Sıcaklar soğuklar soldurmaz bizi
Gittiğimiz
Hak Yol öyle bir yol ki
Hırs atına binmek günahtır belki
Sabrımız, sevdamız o kadar bol ki
Okyanuslar aksa doldurmaz bizi
Sıcak tut
sevgiyi aşk ocağında
Yaşa da olgunlaş gam kucağında
Şu ruhsuz dünyanın şu zül çağında
Olanlar ağlatır güldürmez bizi
Sözünde
durandır yiğidin hası
Mezarda bitmez dostun vefası
Üç günlük dünyanın bin bir cefası
'Böldü' deseler de, böldürmez bizi
Sağlam
atılmışsa temeller eğer
Allah rızasıysa emeller eğer
Niyete uygunsa ameller eğer
Kimseler yem için yeldirmez bizi
Çile, bela
yağıyorken etrafa
Hak, adalet dedik çıktık ön safa
'Kötü' tanıtsa da üç-beş et kafa
Tarih kötü diye bildirmez bizi
Fitneye en
güzel cevap sükûttur
Öfke günah dolu, sevap sükûttur
Tuzağa çok düştük hayli vakittir
Tedbir bataklara daldırmaz bizi
Bir ateş yakılır, sönmez bir daha
Bu bayrak gönderden inmez bir daha
İlkbahar hazana dönmez bir daha
Mevla yâd ellere yoldurmaz bizi
Bu bayrak gönderden inmez bir daha
İlkbahar hazana dönmez bir daha
Mevla yâd ellere yoldurmaz bizi
Abdurrahim Karakoç
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder