31 Ocak 2018 Çarşamba

Alparslan Kuytul Hocaefendi'ye Çok Ayıp Ettiler..

Alparslan Kuytul Hocaefendi’ye Yakışıksız Muamele! Çok Ayıp Ettiler…
Alparslan Kuytul Hocaefendi son zamanlarda dikkat çekici açıklamaları ile gündemdeydi, yaptığı açıklamalar çok konuşuldu. Birçok konuda çoğu kişinin konuşmadığı gerçekleri çekinmeden söylemesi ile bir taraftan takdirleri üzerine çekerken diğer taraftan bir takım güçlerin rahatsız olmasına sebep oluyordu. Zaten birçok kişi de o bir takım güçleri rahatsız etmemek için susmuyor mu zaten!
Bu şekilde herkes sıra kendine gelene kadar seyirci kalmaya devam ediyor.
Hocaefendi, Müslümanları ilgilendiren, milletimize, vatan bütünlüğümüze zarar veren konularda ve her türlü haksızlıkta susmayı değil bildiği gerçekleri konuşmayı ve haksızlıklara tepki vermeyi tercih etti.
O, kendini değil hakikatlerin ortaya çıkmasını önemsedi.
O kendi itibarını değil İslam dininin itibarını korumaya çalıştı, kendi geleceğini değil neslimizin geleceğini düşündü.
Özellikle son konuşmalarında “bazı kimseler dinlerini, değerlerini değil kendilerini düşünüyorlar” diyerek kendilerini düşünmek sebebiyle susanların, sustukları için dinimize de zarar verdiklerini bu şekilde insanları dinden uzaklaştırdıklarını defalarca izah etmişti.
Ve işte o gece Alparslan Kuytul Hocaefendi’yi susturmak için düğmeye bastılar…
30 Ocak Salı sabahı bir baskınla uyandık.
Ben işlerim sebebiyle sabaha karşı saat 04.00 civarı yatmıştım ki kapının şiddetle vurulup, ‘açın yoksa kırıyoruz’ seslerine uyandık. Hocaefendi ayağa kalkarken ben pardösümü giyinmek için antreye koştum. Saate bakamadım ama 05.30 civarıydı. Bu arada dışarıya ‘açıyorum’ diye seslendim ama ‘kırıyoruz’ diye bağırtılar çok şiddetliydi. Ben bir kez daha açıyorum dediğimde aç yoksa kırıyoruz diye yine bağırdılar ben de örtümü de taktığım gibi kapıyı açtım, kırılmadan son anda kurtarmıştım. Birden karşımda sayısını o anda sayamadığım ağır silahlar, tabancalar, gözüme vuran bir ışık ve kamera ile ‘ellerini kaldır’ diye bağrışmalar duydum. Hemen postallarla evin her tarafına dağılan özel harekâtçılar bu defa ‘yat yere, yat yere’ diye bağırıyorlardı. Hocaefendinin odasına girmişler ve ona yere yatmasını söylüyorlardı sanırım. Sonra ‘şahıs burada’ diyerek onu benim olduğum yere getirdiler. Bu arada Hocaefendi’nin “bu yaptığınız ayıp değil mi? Ben hocayım, teröristmişim gibi evimi basıyorsunuz’ dediğini duydum. ‘Prosedürleri uyguluyoruz’ dediler. Üzerini değiştirmesini istediler. Bu arada ben de benzer tepkileri vermekten kendimi alamıyordum. "Bir an daha gecikseydim kapıyı kıracak mıydınız gerçekten!" dedim“Siz kimin evine girdiğinizi bilmeden mi giriyorsunuz. Burası bir hocanın evi, içerde beş çocuğu ve yaşlı-hasta bir annesi var! Bu nasıl bir muamele” dedim. “Özel harekâtçılara, kimin evine girdiği söylenmez onlar şahıslara göre değil prosedüre göre girerler” dediler. O halde bu konuda prosedür değişmeli çünkü sonra utanacağınız bir iş yaptınız!
Hocaefendi üzerini değiştirdi ve onu evden çıkardılar. Mahalle muhtarımız ve karşı komşum da çağrılmıştı.
Evimize girerken ve Hocaefendi’ye yapılan o yakışıksız ilk muamele asla kabul edilemez ama sonrasında TEM ekiplerinin duyarlı ve nazik davranmaya çalıştıklarını gördüm. Her tarafı aramaya başladılar. Bir yandan da çekim yaptılar.
Hocaefendi’nin büyük bir kitaplığı var. Kitapları bayağı incelediler. Herhalde defalarca sormuşumdur: “Ne arıyorsunuz? Size ne arayacağınız söylenmedi mi?” diye. “Suç unsuru olabilecek bir şey arıyoruz” dediler. Sonra biri bana “kitaplıkta F. Gülen’e ait bir kitap var mı?” dedi. “Daha önce de görmemiştim ama yine de bakayım” dedim. Onlarla beraber kitaplıkta F. Gülen’in kitabını aradık! Her zamanki âdetim üzere yardımcı oldum.  Yoktu. Olsa ki neyi ispatlayacaktı. Alparslan Kuytul Hocaefendi ilim adamı ve onun evinde her türlü kitap olabilir. Ayrıca fikirleri ve yaşantısı gizli değil ortada olan bir insan. Diyelim ki evinde bir tane kitap çıktı. Mahkemede hemen buna dayanarak “tamam darbecidir” mi diyeceklerdi. Ama aradıkları yoktu…
Sonrasında başka bir sıkıntı olmadı ama giriş tam bir fiyaskoydu. Yine aynı saatte olsun ama kapıyı beyefendi gibi vursalar ve insan gibi konuşarak girselerdi buna bir mani yoktu. Hakkımızda mutlaka bilgi toplamışlardır. En azından bu kadar tanınmış bir şahsa yapılacak bir muamele değildi bu!
Onlar evden çıktıktan ve yaşadıklarımızın şaşkınlığını üzerimden attıktan sonra saat 07.45’te Hocaefendi’nin gözaltına alındığını sosyal medyadan duyurdum.

Hava aydınlanınca komşularımız gösterdi Hocaefendi’nin kullandığı aracın lastiği indirilmiş. Gece eve girdikten sonra muhtemelen kaçmasın diye aracının lastiği indirilmiş. Eğer bu, düşündüğüm maksatla yapılmış ise bunlar Hocaefendi’yi hiç tanımamış. Kaçacak bir adam olsaydı böyle açık bir hayatı olmazdı. Ne zaman gerçekleri konuşmaktan kaçtı! Ne zaman zalime karşı konuşmaktan korktu. Ona çok çok ayıp ettiler..

Kamuoyuna Açıklama -1-

Kamuoyuna Açıklama -1:
Zor bir süreçten geçtiğimiz şu günlerde akbabalar gibi bekleyen yandaş medya fırsatlar yakaladığını zannederek alçaklığını yapmaya devam ediyor. Ben günler evvel yazdığım cümlemin arkasındayım. Altın fırsatlar yakaladıklarını zannediyorlar ama ellerindeki balonlar yüzlerine patlayıp hakikat ortaya çıktığında hem bu dünyada hem de ahirette düştükleri zilletten dolayı kaçacak delik arayacaklar ama bulamayacaklar!
İki gündür içinde bulunduğumuz sıkıntılı süreç sebebiyle biz de bir açıklama yazamadık. Bundan cesaret bulanlar iftiralar atmaya devam ettiler.

Vakfın kasası bulunmuş ve içinden benim de miktarını bilmediğim bir miktar para çıkmış!

Söylenilen miktar, kutular dolusu(!) ve izahı mümkün olmayan bir miktar da değil! Kocaman bir binanın yıl içerisine yayılmış eğitim ve burs hizmetlerinin ve vakfın diğer giderlerinin karşılanabileceği bir miktar. Bu para elbette ki vakfın kasasında olmalı.
Sanki nereye harcandığı bilinmeyen bir para gibi muamele ediliyor. İcabında klimalar sebebiyle vakfın bir dairesinin sadece elektrik faturasının 2.000 tl olduğu aylar oldu.

Bu para nereden mi geldi? 

Bizi tanıyan herkes bu yazacaklarımın altına imzasını atar ki; En başta bizlerin sonra İslam davasına gönül vermiş tüm kardeşlerimizin cebinden! 

Bu parayı dişimizden tırnağımızdan arttırmak suretiyle sırf bu dava yürüsün diye veririz, hepsi de kayıtlıdır. Resmi muhasebe teftişlerimiz de yapılmaktadır. 

Hocaefendi şimdiye kadar vakıftan bir kuruş dahi para almamıştır ve sanıldığının tam aksine babadan kalma eline geçen cüz'i bir miktarın bir kısmını yıllardır bu hizmete harcamaktadır. 

Onun şahsına ait bir arabası olmamıştır. 

Benim vakfa gidiş gelişlerimde toplu taşıma taşıtlarını kullandığıma tüm kardeşlerimiz şahittir.

Çok zengin bir çevremiz de yok ama Rabbim bereket veriyor ve Alparslan Kuytul Hocaefendi de her konuda olduğu gibi bu konuda da çok ince düşünerek tasarruf edilmesini sağlamaktadır. Onu tanıyan herkes çok iyi bilir ki; vakfa bir kapı kolu alacak olsalar kırk yerden fiyat sordurur ve en uygun ve en dayanıklı olanı aldırır.
Bu durum şunu gösteriyor ki; vakıf adına kardeşlerimiz ve bazı şahıslar para verdilerse bu para çar-çur edilmemiş ve gerekli hizmetlerde kullanılmaya ve tasarruf edilmeye devam edilmiştir.

YANİ ALLAH RIZASI İÇİN PARASINI VERENLER KORKMASIN!

PARALARI ŞAHISLARIN HESAPLARINDA DEĞİL VAKFIN KASASINDAN ÇIKTI!

Allah yolunda ve hizmetlerde kullanılmak üzere…

Vakfın içinde gizli bir geçit varmış! Akit Tv’nin yaptığı bu alçak iftira, İFTİRADIR!!! 

Bu görüntü vakfa ait değil. Akit Tv acaba bunu nerden kırptı! Vakfın içinde bir dolabın içinden bir kapı çıkıyormuş! Yok böyle bir şey! Aşağıya inen bir merdiven var evet. Vakfımızın alt katında devlet destkeli ve müfettişlerin düzenli teftiş ettiği SODES eğitim merkezi var.
Bazı siteler, vakfın içinde eğitim derslikleri var diye yazmış! Hatırlatmak istiyorum: Biz FURKAN EĞİTİM VE HİZMET VAKFIYIZ! DERSLİKLERİN OLMASI GAYET NORMAL! Vakfımızda, gönüllü öğretmenler tarafından üniversite hazırlık öğrencilerine, açık öğretin sınavına hazırlananlara ücretsiz dersler verildiği herkesin malumudur. Bunun için duvarda bir yazı tahtası olmayacak mı? Silah bulmadılar! Eroin bulmadılar! Eğitim Vakfında Eğitim sınıfı buldular! Bu da zaten tüm halka açık sınıflar, sanki gizli bir bilgiyi deşifre etmiş gibi çiğ ifadeler kullanan ve bu şekilde algı operasyonu yapanları şiddetle kınıyorum. 
Yine Tıp ve Hukuk talebelerine sınırsız burs veriliyormuş! Böyle bir ayrıcalık yok hatta düzenli burs verdiğimiz bir tıp talebesi var mı onu bile bilmiyorum. Hele hele Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin hakikatleri söylediği için risk içinde görüldüğü şu süreçte azıcık kariyer düşünenler zaten bize yaklaşmamayı tercih ediyor. 
Bizim tertemiz adımıza kara leke sürmeye çalışanlar bunu başaramayacaklar!
Bugün ben birkaç arkadaşımızla bizzat Vakıf binamızın önüne gittim. Bir TOMA başta olmak üzere, çevik kuvvet otobüsü ve kapıda kalkanlarla bekleyen emniyet güçleri bulunuyor! İçeride arama vb yapılacaklar bitmiş, orada bulunan emniyet amirine bizzat sordum ‘içeride iş bittiği halde hala neden burada bekliyorsunuz’ diye.. ‘Buranın emniyetinden sorumluyuz’ dedi ‘her türlü yağma vb tehlikeye karşı bekliyoruz’ dedi. Aslında olması gereken bir durum bu. Vakfın başında ona sahip çıkanlar gözaltında olunca vakıf devlete emanet olmuş. Bizim de içimiz rahat etti ama Vakfımız trafik açısından Adana’nın kalbi sayılabilecek bir cadde üzerinde: Abidinpaşa caddesi. Neredeyse tüm toplu taşıma araçları oradan geçiyor ve hiç hoş olmayan bir görüntü mevcut. Bu durumda Orada bulunan emniyet amirine rahatsızlığımızı ifade ettik. Tüm vatandaşlar bizi bir terör örgütü zannedecek! Kapıda TOMA ile yaklaşık otuz polis bekliyor. Bu belki gerekli bir uygulama olabilir ama bu durum bizim adımıza sıkıntı veriyor, bu uygulama başka bir şekilde yapılamaz mı?’ dedik. Şikâyetimizi ilgili makamlara ileteceğini söyledi, sağolsun iletmiş de… Aslında orada bekleyen emniyet sadece soruşturma sürecinde olduğu için bekliyor.
Aynı minvalde bugün Adana Valiliğinden çıkan kararla henüz soruşturma süreci devam eden vakfımızın faaliyetleri de geçici olarak durdurulmuş. Yani soruşturma devam ettiği için netice bekleniyor. Savcılık iddianameyi hazırlayacak ve ona göre mahkeme süreci başlayacak. Şu durumda bu da normal bir süreç. Hangi sebeple olduğunu henüz bizimde bilmediğimiz bir baskınla arama yapılan vakfımız hakkında bir dava süreci başladı. Henüz bir mahkeme kararı olmadığı halde bazı haber kanalları Furkan Vakfı Kapatıldı diye yine atlıyor. Sen kimsin! Gazeteci mi hâkim mi? Valilik bile yetkisi dâhilinde davranıp böyle hüküm vermiyor ‘dava sürecinde olduğu için geçici olarak durduruldu’ diyor.
Furkan Vakfı Kapatılmadı. Sadece Soruşturma Süreci Geçiriyor Ve Şu Anda Hep Beraber Bu Sürecin Sonuçlanmasını Bekliyoruz.
Bizi sevenlerin kalbi rahat olsun. Biz çeşitli iftiralara maruz kalmış bir kurum olarak AKLANMA SÜRECİNE GİRDİK... Bu sürecin vakfımızın ve niyetimizin ne kadar temiz olduğunun ispatı olacağına inanıyorum.
Diğer bir konu ise gizlilik kararı sebebiyle avukatlarımızın bile bilgi alamadığı konularda basının yazıp çizmesi ve onlara bazı bilgilerin yalan, yanlış ve iftiralar eklenerek servis edilmesi..
Bu benim aklıma ‘emniyetin içindeki köstebek kim’ sorusunu getiriyor. Çünkü onların yaptığı çekimden kareler ve videolar yayınlanıyor. Demek ki biri ve ya birileri bu çok gizli operasyonun gizliliğini ihlal ediyor. Biz bu durumu da yetkililere ilettik onlar da konuyla ilgilendiklerini söylediler. Gerekenin yapılacağını umuyoruz.

Muhterem Hocamızı sevenlerin içi rahat olsun. Bu süreç hayırlı bir şekilde bitecek ve biz yolumuza kaldığımız yerden devam edeceğiz inşallah!