AÇIKLAMA-DEĞERLENDİRME
Çoğunluğun bildiği üzere Bolu F Tipi Kapalı Ceza infaz Kurumunda tutuklu yargılanan Kıymetli Eşim
Alparslan Kuytul’u ziyaret etmek için 9 aydır her hafta Bolu’ya gidiyorum.
Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin talebeleri ve sevenleri de
hemen hemen her hafta gerek bana gerek Hocaefendiye destek hassaten de
Hocaefendi’ye selam gönderip “BURADAYIZ” mesajı vermek için Her Salı farklı
kişiler olmak üzere Bolu’ya gidiyorlar. Bu durumu Bolu Emniyeti de takipte
tutuyor sayıda istenmedik bir yükseliş olmasın diye bizzat ben de takipte
tutuyorum.
Bu hafta da yine çeşitli illerden gelenlerle yaklaşık 15
kişiydik. Ben ve Hocaefendi’ nin 3 yeğeni mutad görüşe girdik çıkınca da zaten çoğunlukla
kullandığımız atkılarla çarşıda dolaşmaya başladık. Bu arada uygun bir yerde
oturup çay içmek istiyorduk. Bir müddet yürüdükten sonra Bolu’da birkaç hatıra
fotoğrafı çektirmek için durduk. O esnada zaten takipte olan Emniyet mensupları
bizi durdurdu ve kimlik kontrolü yapmak istediklerini söylediler. Hemen
kimliklerimizi verdik. Ne yapacağımızı sordular. Az ilerdeki çay bahçesini
göstererek orada çay içeceğimizi ardından da bir camiide namaz kılıp Bolu’dan
ayrılacağımızı söyledik.
Önce sorun yoktu. Sonra biri gelip “bu atkılarla
dolaşamazsınız, çıkartmanız” lazım dedi. Neden dediğimizde “suçu ve suçluyu
övme kapsamında suç” sayıldığını söylediler. Biz de “bunun suç sayılmadığını bildiğimizi,
zaten Alparslan Kuytul Hocaefendi’nin henüz mahkeme bile olmadığını” anlattık. Ardından bir üst
yetkili ile muhatap olduk. Oda aynı şekilde atkıyı çıkartmamız gerektiğini aksi halde
Emniyete alacaklarını söyledi. Biz de “bunun suç olduğunu düşünmediğimiz için
çıkartmak istemediğimizi, kişisel eşyamız olduğunu” söyledik. Savcıyı aradılar ve orada savcıdan gelecek kararı bekledik ve
biraz sonra gözaltına alınmamız kararı geldi.
Öncesinde de o esnada da slogan atma ya da en küçük bir
taşkınlık asla olmadı sadece konuştuk ve ‘gidelim’ demeleri üzerine arkadaşlarla emniyet
aracına bindik. (4 bayan, 9 erkek)
Emniyette bizi nezarete atmadılar, iyi ağırladılar. Sırasıyla
ifade verme ve diğer prosedürlerin dışında birde atkılarımızı kendilerine
teslim etmemizi istediler. Neden dediğimizde ‘savcılık inceleyecek’ dediler. İnceleme için resimleri çekilebilir ki çekildi zaten diye vermek istemedik. Ben “Bu atkının suç unsuru olmadığını bildiğimiz için takıyoruz. Zaten
çıkarmadığımız için buradayız. Şimdi bunu bir suç aleti teslim eder gibi elimle teslim etmeyi
aşağılanma olarak kabul ediyorum” dedim. Arkadaşlar da aynı fikirdeydi.
Atkıları teslim etmeyi kabul etmedik. Aslında
teslim etmeme gibi bir durumumuzun olmadığını ama savcılıktan el koyma kararı
çıkartabileceklerini söylediler. O takdirde durumun mahkemeye taşınacağını
ifade ettiler. Aslında anlama problemimin olmadığını düşünürüm ama bu konuda
bize uzun uzun açıklama yapan o emniyet mensubunun ne dediğini sorsanız size
iki cümle söyleyemem.. Hiç bir şey anlamadım. Daha doğrusu cümlelerdeki mantığı
yakalayamadım. Onun da anlatma kabiliyeti iyiydi sağolsun çok da çaba sarfetti
ama nafile.. Biz biraz fazla cahiliz herhalde bu konularda ya da ortada
gerçekten bir mantık yok.
Baktık ki anlaşamıyoruz ben net bir soru sorayım
dedim. “Bizim buradan bu atkılarla çıkma imkânımız var mı? Bugün, bugün olmazsa
yarın farketmez” dedim. Şaşırdı “biz size buradan çıkmanın yolunu söylüyoruz... teslim edin çıkın... nezarette mi kalacaksınız” dedi. Biz de “artık bu atkının
sadece bir atkı olmadığını ÖZGÜRLÜK sembolüne dönüştüğünü” düşünüyorduk. “Olayı
büyütmeyelim” dediler. Ama biz bu atkılar yüzünden Emniyette isek olay zaten
saat 12.30 civarı bizi bu sebeple Emniyete aldıklarında bizzat onların eliyle
büyümüştü. 12.30’dan evvel bir atkı takıyorduk, şimdi ise bir davanın sembolünü
taşıyoruz..
Ben tekrar o anlayamadığım konuyu netleştirmek için dedim
ki; “Ben bu emniyet binasından bu atkılarla çıkmak istiyorum. Savcılık mı
inceleyecek hâkim mi karar verecek, gereken yapılsın. Bu atkının hükmünü hep
beraber öğrenelim. Eğer bu atkıyı takmak suçsa biz de takmayalım, suç değilse
artık bu sebeple Emniyet karşımıza çıkmasın. Onlar da rahatlasın biz de.. Konunun
netleşmesine hepimizin ihtiyacı var. Hatta sonuç belli olana kadar gerekirse
nezarette beklerim ama eğer suç değilse bu binadan atkı ile çıkmak istiyorum”
dedim. Bu talebimizde de sonuna kadar haklıyız çünkü son bir haftada sadece bu atkı sebebiyle çeşitli illerde yaklaşık elli kişi kısa süreli gözaltına alındı.
Sonra uzun uzun cümlelerle bunun asla mümkün olmadığını anlatmaya
çalıştılar. Ben yine sadece “beklesek de olmayacağını” anlayabildim (!) ve
olayı daha fazla uzatıp emniyet mensuplarını da rahatsız etmemek için (ki
misafirliğin kısa olanı makbulmüş) atkıları teslim edip çıkmaya karar verdik. Atkılar
hepimizden tek tek alınarak, resimleri çekilerek ve paketlenerek detaylı
inceleme için mahkemeye sevkedildi. Şimdi sonuç bekliyoruz. Çıkacak karar teslim
ettiğimiz atkıların suç unsuru olmadığı yönünde olursa haftaya Bolu’ya gittiğimde
kendilerinden teslim alacağım. “Suç olmadığına göre biz de takabiliriz derlerse”
onlara hediye de edebilirim.
Olay bundan ibaret..
Bu arada Bolu Emniyeti ile şu manasını anlayamadığım olay
dışında hiçbir problem yaşamadık. Beyefendi tavırları, nazik yaklaşımları, anlayışları
ve güler yüzleri ile iyi bir ev sahipliği yaptılar. Kendilerine sizlerin
huzurunda teşekkürlerimi iletiyorum.
Daha önce birkaç defa ifade etmiştim. "Atkı ve benzeri 'Alparslan
Kuytul’a Özgürlük' manası veya görseli taşıyan objeleri kim yaptırdı diye soran
olursa benim adımı verebilirsiniz" diye. Bu soruyu bana ifademde sordular ve ben
de aynı sizlere dediğim gibi “ben yaptırdım” dedim.
Sebebini de orada kısaca açıkladım. Size de açıklayayım;
9 aydır Bolu F Tipi
Cezaevinde haksız olduğuna bütün kalbimle inandığım bir kararla tutuklu
bulunan, haklılığına bütün kalbimle inandığım eşim Alparslan Kuytul için..
Geç gelen adaletin
bir an evvel tecelli etmesi için,
Memlekette bariz
olarak görülen adaletsizliklere ve kısıtlanan hak ve özgürlüklere bir
farkındalık oluşturmak için..
Ben yaptım.. Yine
yaparım..
Buna benzer
yöntemlerle bu farkındalığı oluşturmaya da devam edeceğim..
Semra Kuytul
11.10.2018